Al-i İmran-19 Ayetinin Bir Sırrı

ANEKDOTLAR

II

DÜNYA MİSAFİRHANESİ

 

Şeriat-ı Muhammediyenin ve İmanın Önemini bildiren parlak ve önemli bir kıssadır…

 

Gerçek kurtuluş yolunun İslâm ve İmân kalesi olan Şerİat-I Muhammedİye olduğunu ve;

 

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

 

إِنَّ الدِّينَ عِنْدَ اللَّهِ الْإِﺴَْمُ

“Allah katında din, İslâm’dır.” 

                      {Âl-i İmrân, 19}

Âyetinin bir sırrını anlamak istersen şu temsilî Anekdotu dinle:

Bir zaman bir köy meydanında bir pazar yeri ve şenlik düzenlenir.  Hem herkes ve köy ahalisi davet edilir.  Kimisi çeşitli meyve sebzeler getirir, hem yer hem satar; kimisi çeşitli meşrubat ve sair içecekleri içer, kimisi et getirip piknik yapar  ve çayırlarda dolaşır. Kimisi kumaş ve elbise satar ve ticaret yapar. Bazıları sadece eğlenmek için gelir, bazıları ise iyi bir  ticaret yapıp kâr   ederek   oradan    gitmeyi hedeflemektedir. Köy meydanı geniş ve çok güzel düzenlendiği için herkeste bir nevi sarhoşluk hasıl olup kendini bu eğlenceye kaptırmıştır. Her şey böyle iyi hoş giderken bir zaman oraya bir adam gelir. Amacı ise, hem ticaret yapmak hem de iyi bir kâr elde ederek köyden gitmektir. Bu arada da köy meydanında araba yarışları (Ralli) yapılmaktadır. Süratli arabalara sahip olan köyün zenginleri hünerlerini göstermek için her sene bu yarışlara katılmaktadır. Fakat her sene ufak tefek kazalar olup tehlike oluşmakta fakat küçük olduğu için önemsenmemektedir. Yine bu sene yarışlar yapılmaya başlanır ve herkes zevk-ü sefa içinde yarışmaları izlemeye koyulur. Fakat bu köyün ahalisi biraz ahlâkça geri kalmış olup, günaha girilecek şeyleri önemsememekte; çeşitli putlara tapmakta, her türlü gasp, hırsızlık, adam öldürme, fuhuş ve kız çocuklarını dahi diri diri gömme gibi her türlü hayasızlığı da bu eğlenceler sırasında yapmaktadır. Köye yeni gelen adam alışverişini bitirip ticaretini yaptıktan sonra köy ahalisi ile beraber yarışları izlemeye koyuldu. Bu arada da günah işlemekte olan köy ahalisine de diyordu:

         

Putlara tapmayın, günah işlemeyin! Buraya getiriliş amacınız güzel bir ticaret yapıp kâr etmek ve ihtiyaçlarınızı temindir. Yarışları izlemektir. Bakın ileride  yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz, sorumlu tutulacaksınız. Günaha girmeyin!”

diye uyarılarda bulunuyordu. Fakat kimse ona aldırış etmiyor ve,

“Hadi oradan sen de; deli herif; şu güzel keyfimizi kim ve hangi kuvvet bozabilir! Hem ortada hesap mesap görünmüyor. Bize karışma!”

 

diye ona kulak asmıyor ve dinlemiyordu.

Fakat  adam onlara:

“Hesaba çekilme çok ileride olacak, görünmemesi ve hesap meydanının ortada olmaması mevcudiyetine zarar vermez.”

diye telkinde bulunuyordu. Bir zaman böyle tartışmalar devam etti. Bu arada dışarıda bir toz bulutu havayı kapladı ve yarışların sonuna gelindiği bir hengâmda arabalar birden kontrolden çıkmaya başladı. Bu sırada o garip şahıs, köy meydanında durup ahaliye seslenmeye başladı:

           

“Ey köy ahalisi, yakında bu arabalar iyice kontrolden çıkıp köyünüze ve hanelerinizin duvarlarına çarpmaya başlayacaklar. Hanelerinizle birlikte sizi de yakıp yok edecekler. Çok geç olmadan beni dinleyin. Şu yakında benim bildiğim, sizin ise bilmediğiniz güvenli bir site var. Hem çok  güzel bir site, orada güvende olacaksınız. Şimdi ben oraya gidiyorum,  siz de gelin.

diye onlara seslendi. Bir grup insan bu uyarıya inanıp onunla birlikte gittiler. Fakat büyük bir çoğunluk inanmayıp böyle bir şeyin akıldan uzak ve saçma olduğunu, geçmiş yıllarda böyle azim bir kaza olmadığı için onu dinlemeyip eğlenmelerine devam ettiler. Bu arada adam ve ona inananların yarış pistinin kenarına doğru çekildiği bir hengâmda arabalardan biri hızla köydeki bir haneye çarpıp yok etti. Hanenin sahibi feryad edip ağlamaya başladı. Bu arada çarpmanın etkisiyle bir de yangın çıkmıştı. Daha sonra bu yangın, bütün haneler ahşaptan olduğu için kolayca diğerlerine de sıçradı.

          

Arabalar büyük bir hızla savrulup köyü yerle bir ediyor, yükselen alevler insanları bir hamlede yutuveriyordu. Bağrışmalar, çağrışmalar fayda etmiyordu. Bu arada sırtı tutuşmuş bir halde koşmaya çalışan bir adam:

 

“Ey mübarek zât, senin dediğin doğruymuş. Sana inandım, bana yardım et! ”

diye bağırıyordu uzaktaki adama. O ise ona:

         

“Daha önce seni ve halkını uyarmıştım, bu tehlikeyi haber vermiştim. Şimdi çok geç artık; bir şey yapamam (tek çıkış yolu olan şu güvenli sitenin giriş kapısını göstererek) sana bahsettiğim yegâne çıkış kapısı; kurtuluş yolu bu idi.”

diyerek gözden kayboldu.

İşte şu temsilî anekdotu dinleyen arkadaş;

 

   Şu köy ahalİsİ ve köy meydanI Dünya hayatI ile gözle görülebilen ve geçici olan şu KAİNAT ve DÜNYA’dır.

Şu yapılan araba yarIşlarI, müsabakalar ile yapılan tİcaret ve alIşverİşler ise: SIrr-I teklİf ve İlâhİ İmtİhan ile sorumlu tutulan şu İNSANLAR ile muhatab oldukları imtihan olunan şeyler  (SEVAP, GÜNAH, İYİLİK, KÖTÜLÜK, İBADET) gibi Âhiret hayatını etkileyecek esas malzemelerdir. Herkes buradan ne kazanırsa ileride karşısına o çıkacaktır.

Şu acaİb adam ve davetçİ ise: MUHAMMED (S.A.V.) Aleyhisselam’dır.

     O’nun davet ettiği şu güvenlİ sİte ise: İMÂN ve İSLÂM kalesi olan ŞERİAT-I MUHAMMEDİYE’dir. Kim oraya girerse yangından kurtulur.

    Onun geleceğini haber verdİğİ ve uyardIğI şu arabaların çarpışıp köyü helâk etmesİ ise: YIldIzlarIn ve diğer seyyÂrelerİn arzımıza çarparak, KIYÂMET’i ve Âhİret hayatının başlangıcı olan HAŞR’i getirmesidir. Elbette her sene bir numunesi görüldüğüne göre ilerki bir zamanda kendisinin de gelmesi muhal ve akla uzak değildir… 

Vesselâm…

 

Son Güncelleme (Salı, 05 Mayıs 2020 14:41)